Forumlar * °°··DiVaN eDeBiYaTi··°°
divan edebiyati
*ARiZa_HaTuN
13.3.2016 13:24
Divan Edebiyatı



Klasik edebiyat, yüksek zümre edebiyatı olarak da bilinen Divan edebiyatı, Türklerin 13. ve 19. yüzyıllar arasında Anadolu'da oluşturdukları İslam kültürünün ortak özelliklerini yansıtan, geniş ölçüde Arap ve Fars edebiyatlarının etkisini taşıyan bir dönemdir. Şairler, eserlerini “Divan” adı verilen kitapta topladıkları için bu ismi almıştır. Divan şairleri, Arap ve İran edebiyatından aldıkları nazım biçimlerini kendi duyuş ve düşünüşlerine göre kullanmışlardır.

Divan edebiyatı, Türklerin İslam dinini kabul etmelerinden sonra oluşmuş bir edebiyattır. Bundan dolayı din, Allah, peygamber, tasavvuf vb. konular bu edebiyatta önemli bir yer tutar. Divan şairleri, çoğunlukla medrese kültürüyle yetişmiştir. Divan şairlerinin işlediği en önemli konuların başında aşk gelir. Şiirlerde çoğunlukla ‘Allah aşkı. peygamber aşkı” işlenmiştir. Divan şiirinde bir kişiye duyulan ve mecazi aşk olarak nitelenen aşk da ele alınır. Ancak mecazi aşk da çoğunlukla Allah aşkına (ilahi aşk) dönüşür.

Divan edebiyatında şiire, düzyazıdan daha çok önem verilmiştir. Ancak bu, divan edebiyatında nesir olmadığı anlamına gelmemelidir. Çünkü divan edebiyatında nesir alanında da eserler verilmiştir.  
*ARiZa_HaTuN
13.3.2016 13:44
1. Divan Edebiyatı, 14. yüzyıldan başlayarak medrese eğitimi görmüş şehirli aydınlara seslenen bir edebiyattır.

Saray, konak ve medrese gibi devrin yönetim ve öğretim çevre­leri ile bunlara yakın olan kesimler içinde varlık göstermesinden dolayı saray edebiyatı, daha çok okumuş kesime hitap ettiği için zümre edebiyatı, şairlerin şiirlerini divan denilen şiir defterlerinde toplamaları nedeniyle divan edebiyatı da denilen edebiyat döne­midir.

2. Bu edebiyat geçiş dönemi 11. ve 13. yüzyıllardan sonra, ortak İslamî edebiyatın bir parçası haline gelir.

İlk edebi ürünlerini 11. ve 13. yüzyıllar arasında veren eski Türk Edebiyatı, Arap ve İran edebiyatları etkisinde bir edebiyat dönemi başlatır. Etkilenme ve örnek alma çerçevesinde başlayan bu ede­biyat, zaman içinde farklı bir bakış açısı, duygu ve düşünceleri kendine özgü bir anlatımla ortaya koyarak ortak İslamî edebiyata kendi damgasını vurur.

3. 14. yüzyıldan başlayarak Tanzimat dönemine kadar var­lığını yüzyıllarca sürdüren bu edebiyat, kendine özgü bir gelenek yaratmıştır.

Bu dönemin sanatçıları sanat eserinin eksiksiz ve kusursuz olma­sına özen göstermiş, biçimsel yetkinliği önemsemiştir. Duygu ve düşüncelerin belli bir anlatım şekliyle sunulması gerektiğini dü­şünmüş, üslupta belli kurallar oluşturmuştur. Duygu ve düşünce­leri sanatkârane bir yolla anlatmayı yeğlemiş, sanatlı bir anlatım yaratmıştır. Tüm bu özellikler yüzyıllarca bu alanda eser veren sanatçılar için de izlenmesi gereken bir yol olarak benimsenmiş ve divan edebiyatı bir gelenek yaratmıştır.

4. Bu dönem edebiyatı nazım ağırlıklı olarak gelişmiştir.

Bu dönem edebiyatı şiire önem vermiş, varlığını şiir ağırlıklı ola­rak sürdürmüştür. Nesir (düz yazı) genel olarak şiirin etkisinde ve paralelinde gerçekleşmiş, şiirin gölgesinde kalmış, fazla gelişe­memiştir.

5. Şiirde biçim, biçimsel kusursuzluk büyük önem taşımış­tır.

Şiirin kuruluşu kesin kurallara bağlanmıştır. Bu kurallar şiirin bi­çimini oluşturan nazım birimi (nazım birimi olarak genellikle beyit kullanılmıştır.), ölçü (şiirin ölçüsü aruzdur), uyak (genellikle tam ve zengin uyaklar kullanılmıştır.), nazım şekli (gazel, kaside, mes­nevi) başlıca nazım şekilleridir.)

6. Bu edebiyatın dili Osmanlıcadır.

Divan edebiyatının dili, ortak İslâm uygarlığının kullandığı yazılı kültür diline dayanır. Yazı dilinde Arap alfabesi kullanılmıştır. Ay­dın zümrenin kullanıldığı Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı Os­manlıca denilen dil, bu üç dilin karışımıdır. Dilde Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamaların çokluğu dikkat çeker.

7. Divan edebiyatında sanatkârane bir anlatım kullanılır.

Edebî sanatlara düşkünlük, süslü, sanatlı ve mecazlı bir anlatım yaratma bu edebiyatın önemli özelliklerinden biridir. Edebî sana­tın yoğun kullanıldığı süslü anlatım, dönemin sanat anlayışı ve kültür yapısıyla ilgilidir. Divan sanatçıları “Sanat için sanat” anla­yışındadır.

8. Divan edebiyatında şiirlere özel bir ad, bir başlık kon­maz.

Divan şaireri şiirlerini genel olarak nazım şekilleriyle adlandırır. Gazel, kaside, mesnevi, terkib-i bend vb. Şiirlere özel bir başlık konulmaması, İslamî kültürün etkisiyle açıklanabileceği gibi şiir­de konu bütünlüğünün olmamasına da bağlanabilir. Çünkü divan sanatçıları bütün güzelliği yerine parça güzelliğini önemsemiştir.

9. Divan şiirinde mazmunlar geniş yer tutar.

Duygu ve düşüncelerin belirli, kalıplaşmış sözlerle ifadesine maz­mun denir. Sıkı kurallar içinde gelişen divan şiirinde mazmunlar önemli bir yer tutar. Örneğin sevgilinin boyu selvi, kiprikleri ok, yanakları ruhsar, ağzı goncadır. O sevgiliye aşık olan kişi bülbül ya da pervane'dir. Kişisel ve özgün anlatımlara bu şiirlerde sıkça rastlanmaz.

10. Divan edebiyatı konu,tema ve türler yönünden belli ka­lıplar içinde kalmıştır.

Çoğu Arap ve Fars edebiyatlarıyla ortak olan konu, tema ve tür­ler, hemen hemen bütün sanatçılar tarafından ya olduğu gibi ya da çok küçük değişiklikler yapılarak kullanılmıştır. Biçimde olduğu gibi konuda da görülen bu sıkı disiplin, insanın duygu ve düşüncelerinin olduğu gibi anlatmasını, toplumda olup bitenleri ortaya koymasını, sanatçının özgür ifadesini sınırlamış, sanatçıyı dar bir alanda bırakmıştır.

11. Divan edebiyatı geniş halk kesimlerinden kopuk ve so­yut bir edebiyattır.

Divan edebiyatında her şey zihinden tasarlanmıştır. Toplumsal sorunlar, günlük hayat ve yerli yaşam esere yansımamıştır. Hayali ve soyut unsurlar eserlerde ağırlıklı olarak kendini gösterir.  
*ARiZa_HaTuN
13.3.2016 14:10
Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri



Nazım biçimi, şiirlerin ölçüsü, uyak düzeni, nazım birimi gibi biçimsel öğelerle kazandığı dış özelliğin genel adıdır. Divan edebiyatında nazım biçimleri “şarkı ve tuyuğ”un dışında Arap edebiyatı kaynaklıdır. Arap edebiyatındaki kaside, gazel gibi nazım biçimleri önce İran edebiyatına geçmiş, oradan da Türk edebiyatına girmiştir.

Nazım Birimi Beyit Olan Nazım Biçimleri (Gazel, Kaside, Kıt'a, Müstezat)

Nazım Birimi Dörtlük Olan Nazım Biçimleri (Rubai, Tuyuğ, Murabba, Şarkı)

Nazım Birimi Bent Olan Nazım Biçimleri (Terkibibent, Terciibent, Müseddes, Tesdis, Muhammes, Taştir)  
*ARiZa_HaTuN
15.3.2016 09:34

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

1. GAZEL: Özellikle aşk, güzellik ve içki konusunda yazılmış belirli biçimdeki şiirlere denir. Beyit sayısı genellikle 5-9 arasında değişir. Gazelin ilk beyti mutlaka kendi arasında uyaklı olur.Bu ilk beyte “matla”, son beyte ise “makta” adı verilir. Bir gazelin en güzel beytine “beyt-ül gazel”, şairin mahlasının bulunduğu beyte de “mahlas beyti” denir. Beyitleri arasında anlam birliği bulunan gazele “yek-âhenk”, aynı güç ve güzellikte beyitlerden oluşan gazele de “yek-âvâz” gazel adı verilir.

2. KASİDE: Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla belirli kurallar içinde yazılan uzun şiirlerdir. En az 33, en çok 99 beyitten oluşur. Kasidenin en güzel beytine “beyt-ül kaside”, şairin mahlasının bulunduğu beyte de “taç-beyt” adı verilir.

3. MESNEVİ: Her beyti kendi içinde uyaklı uzun nazım biçimidir.Bir anlamda Divan edebiyatında manzum hikayelerin yazıldığı bir biçim olarak da tanımlayabiliriz.

Mevlânâ'nın ünlü tasavvufi mesnevisi 25.700 beyitten oluşmuştur.

Mesneviler aşk, dini ve tasavvufi, ahlaki-öğretici, savaş ve kahramanlık, bir şehri ve şehrin güzelliklerini anlatma, mizah gibi türlü konularda yazılmıştır. Divan edebiyatında roman ve hikaye gibi türler olmadığı için mesneviler bir bakıma bu türlerin yerini tutmuşlardır. On bölümden oluşur.Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye “Hamse” adı verilir. Hamse sahibi olarak tanınmış önemli divan şairleri: Ali Şir Nevâi,Taşlıcalı Yahya, Nev'i-zâde Atâi'dir.

4. KITA: Yalnız ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı iki beyitlik nazım biçimidir. Beyitler arasında anlam birliği bulunur. Pek çok konuda yazılabilir.

5. MÜSTEZAT: Gazelin özel bir biçimine denir. Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır. Uzun ve kısa dizeler gazel gibi kendi aralarında uyaklanırlar. Kısa dizelere “ziyade” adı verilir.

BENTLERDE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

1) RUBÂİ: Dört dizelik ve kendine özgü ayrı ölçüsü olan bir nazım biçimidir. Konusu daha çok dünya görüşüne ve şairin felsefi düşüncelerine yöneliktir.

Edebiyatımızda bu türün en başarılı son temsilcisi olarak Yahya Kemal gösterilmektedir.

2) TUYUĞ (TUYUK): Rubâi gibi dört dizelik bir nazım biçimidir. Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı Burhanettin'dir. Bu biçim yalnızca Türk edebiyatına özgüdür. (Rubai, İran edebiyatından geçmedir).

BİRDEN ÇOK DÖRTLÜKLER

1) MURABBA: Dört dizelik kıtalardan oluşur. Bent sayısı 3-7 arasında değişir. Her konuda yazılır.

2) ŞARKI: Genellikle aşk, içki, eğlence konularında yazılan dört dizelik nazım biçimidir. Biçim bakımından “murabba”ya benzer. Çoğunlukla bestelenmek için yazılır. Bu biçim de tuyuğ gibi yalnızca Türk edebiyatına özgüdür. “Şarkı” biçiminin yaratıcısı ve en güçlü şairi Nedim'dir.

NOT: Divan edebiyatında üçlü ya da daha çok mısralı bentlerden meydana gelmiş nazım şekillerinin genel adı MUSAMMAT'tır. Yani dört dizeden oluşan murabba, şarkı gibi biçimlerin; beş dizeden oluşan tahmis, taştir, tardiyye gibi biçimlerin ya da altı veya daha çok dizeden oluşan biçimlerin tümünün üst başlığı MUSAMMAT'tır.

TERKİB-İ BENT: Bentlerle kurulan bir nazım biçimidir. Her bent, sayısı 5-10 arasında değişen beyitlerden oluşur. Bendin son beytine “vasıta beyti” denir. Terkib-i bentte vasıta beyti her beytin sonunda değişir ve vasıta beyti mutlaka kendi içinde uyaklı olur.

Terkib-i bentlerde genellikle talihten ve hayattan şikayetler, dini, tasavvufi, felsefi düşünceler anlatılmış, toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir.

TERCİ-İ BENT: Biçim bakımından terkib-i bente benzer ; ancak vasıta beyti her bendin sonunda değişmez ve aynen tekrarlanır. Konularında daha çok Tanrının gücü, evrenin sonsuzluğu, doğanın ve yaşamın karşıtlıkları vardır.

DİVAN EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ

TEVHİT VE MÜNACÂT: Tanrının birliğini ve yüceliğini anlatan şiirlere tevhit, Tanrıya yapılan yalvarış ve yakarışları anlatan şiirlere de münacât denir. Daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır.
NAAT: Hz. Muhammed'i övmek için yazılan şiirlere denir. Bunlar da daha çok kaside biçimiyle yazılmıştır.
MERSİYE: Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için yazılan şiirlerdir. Genellikle terkib-i bent biçimiyle yazılmıştır. (Bu türün, Eski Türk Edebiyatı'ndaki adı sagu, Halk Edebiyatı'ndaki adı ise ağıttır).
METHİYE: Bir kimseyi övmek için yazılan şiirlerdir. Bunlar da genellikle kaside biçiminde yazılmıştır.
HİCVİYE: Bir kimseyi yermek için yazılan şiirlerdir.
FAHRİYE: Şairlerin kendilerini övmek amacıyla yazdıkları şiirlerdir.
NOT: Divan edebiyatında bir şairin şiirine, başka bir şair tarafından aynı ölçü, uyak ve redifle yazılan benzerine “Nazire” denir. Bu, nazire yazan şairin diğer şaire karşı duyduğu saygı ve beğeniden ileri gelmektedir. Edebiyatımızda bu türde de pek çok ürün verilmiştir.  
Paylaş
Giriş Yap
Sistem Bilgisi
turksohbetci.net © 2025 TURKUAZ
turksohbetci.com Mobil sohbet sitesi