iLLeGaL 6.6.2017 22:26
Sultan İkinci Bayezid 3 Aralık 1448'de Dimetoka'da doğdu. Babası cihan padişahı Fatih Sultan Mehmed Han, annesi Mükrime Hatun adında bir Türk kızıdır. Uzun boylu, geniş göğüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elaydı. Cesur ve atılgandı. Aynı zamanda çok halim selim ve dinine bağlı bir padişahtı.
Babası Fatih Sultan Mehmed ilme karşı ilgi duyduğu için, oğlu Şehzade Bayezid'e iyi bir eğitim verdi. O devrin en meşhur alimlerinden ders okutturdu, bütün İslam ilimlerini en iyi şekilde öğrenmesini sağladı. Büyük hali için tıklayın Sultan İkinci Bayezid yedi yaşında iken, Hadım Ali Paşa nezaretinde Amasya valiliğine tayin edildi. Amasya Selçuklular devrinden beri önemli bir ilim ve kültür merkeziydi. Padişah olacak şehzadelerin yetişmesi için, bu vilayette bütün şartlar vardı.
Sultan İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine Bayezid-i Veli denildi. Sultan İkinci Bayezid, şairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi. Çok merhametli bir padişah olan Sultan İkinci Bayezid, sık sık fakirlere sadaka dağıtırdı. Arapça ve Farsça'yı gayet iyi biliyordu. Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrendi.
İslam ilimlerinin yanı sıra, matematik ve felsefe tahsili de yaptı. 24 Nisan 1512'de padişahlıktan ayrılmak zorunda kalan Sultan İkinci Bayezid, bir ay kadar daha yaşadı ve 26 Mayıs 1512'de vefat etti.
CEM SULTAN 3 Mayıs 1481'de Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine Amasya'da bulunan Şehzade Bayezid ve Konya'da bulunan Cem Sultan'a sadrazam Karamani Mehmed Paşa tarafından ulaklar gönderildi.
Ancak Cem Sultan'a gönderilen haberci, yolda Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yakalandı. Cem Sultan, babasının vefatını dört gün sonra öğrenebildi. Bu olayların yaşanması üzerine yeniçeriler ayaklanıp Karamani Mehmed Paşa'yı öldürdüler (4 Mayıs 1481). Şehzade Bayezid'in, İstanbul'da bulunan oğlu Korkut'u saltanat naibi ilan ederek onu tahta çıkardılar.
Şehzade Bayezid, 21 Mayıs 1481 günü İstanbul'a varır varmaz devlet idaresini eline aldı. Cem Sultan ise 4000 kadar askeriyle birlikte 27 Mayıs 1481'de İnegöl önlerine geldi. Sultan İkinci Bayezid, Ayas Paşa idaresindeki bir orduyu Cem Sultan'ın üzerine gönderdi. 28 Mayıs'ta yapılan savaşı kazanan Cem Sultan Bursa'da padişahlığını ilan etti. Kendi adına hutbe okutarak para bastırdı. Çok geçmeden Sultan İkinci Bayezid'e bir mektup gönderen Cem Sultan, Osmanlı topraklarını eşit olarak paylaşmayı teklif etti. Kabul edilemeyecek bu teklif karşısında harekete geçen Sultan İkinci Bayezid, ordusuyla birlikte Cem Sultan'ın üzerine yürüdü.
Yenişehir Ovası'nda yapılan savaşı kaybeden Cem Sultan, Konya'ya geldi. Burada da kalamayacağını anlayan Cem Sultan, yanına ailesini de alarak Kahire'ye doğru yola çıktı. Kahire'de iken Hac mevsiminde Hicaz'a gitti. Hac'dan sonra tekrar Kahire'ye gelen Cem Sultan, ağabeyi Sultan İkinci Bayezid'den bir mektup aldı. Bu mektupta, padişahlıktan vazgeçtiği takdirde kendisine bir milyon akçe ödeneceği belirtiliyordu. Ancak Cem Sultan bunu kabul etmedi. İkinci bir teklifi de geri çeviren Cem Sultan, tekrar ülkesine döndü. 27 Mayıs 1482'de Konya'yı kuşatan Cem Sultan, Sultan İkinci Bayezid'in yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırarak Ankara'ya gitti. Oradan da tekrar Mısır'a gidecekti, ancak yollar tutulmuştu.
Bu sırada Rodos şövalyelerinden Pierre d'Aubusson onu Rodos'a davet etti. 29 Temmuz 1482'de Rodos'a giden Cem Sultan, yapılan antlaşma gereğince istediği zaman adadan ayrılacağını düşünüyordu. Ancak sahtekar şövalyeler buna hiçbir zaman izin vermediler ve Cem Sultan esir hayatı yaşamaya başladı. Cem Sultan'ın Rodos şövalyelerinin eline düşmesi, hem kendisi hem de Osmanlı tarihi için talihsiz bir olay olmuştur. Cem Sultan daha sonra, Fransa'ya gönderildi. Cem Sultan'ın Fransa'dan başka bir ülkenin eline geçmesini Osmanlı Devleti açısından sakıncalı gören Sultan İkinci Bayezid, Fransa'ya bir elçi gönderek Cem Sultan'ın Fransa'da tutulmasını istedi. Cem Sultan'ı kullanmak isteyenlerden birisi de Papa VIII.Innocent'di. Papa, Cem Sultan'ı bahane ederek Osmanlılara karşı bir haçlı seferi düzenlenmesini istiyordu.
Ancak bunda başarılı olamayınca Cem Sultan'a Hıristiyan olma teklifinde bulundu. Buna karşılık Cem Sultan ona şöyle cevap verdi: "Değil Osmanlı Saltanatı, hatta bütün dünyanın padişahlığını verseniz dinimi değiştirmem". Cem Sultan, abisi Sultan İkinci Bayezid'e yazdığı bir şiirinde ona şöyle seslenir: "Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan, Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebeb ne" (Sen gül döşenmiş yatakta neşeyle gülerek yatarken, ben zahmet ve eziyet içinde küle batayım, neden) Sultan İkinci Bayezid ise ona şöyle cevap verir: "Çün rüz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet, Takdire rıza vermeyesin böyle sebeb ne, Haccacü'l-Haremeynüm deyüben da'va kılarsun, Ya saltanat-i dünyeviye bunca taleb ne" (Bize ezelden saltanat kısmet imiş, sen ise kadere rıza göstermedin buna sebep ne, Hacca gittin kendini temizlemek davasına düştün, peki dünya saltanatı için bunca hırs niye" Cem Sultan vakası Osmanlı tarihinde Yıldırm Bayezid'in Timur'un elinde esir düşüp, demir kafese hapsedilmesinden sonra ikinci büyük trajik hadisedir. Rumeli'den tekrar Osmanlı topraklarına gelmek isteyen Cem Sultan, 13 yıl esir hayatı yaşadı. En son Papa'nın elinden Fransız Kralı tarafından kurtarılmış, ancak büyük bir ihtimalle zehirlendiği için bir hafta içinde yolda vefat etmiştir. Papa'nın bir haçlı seferine kumanda ederek Osmanlı devleti ile savaşma teklifini reddettiğinde Papa'nın dilini anlamadı zannettiği Cem Sultan'a: "Öyleyse burada it gibi sürün" demesine karşılık olarak Cem Sultan, Papa'ya şöyle demiştir: "Sizin elinize düşen itten beter olmayacağıdı da ya nice olacağıdı" ve Papa'yı utandırmıştır. Cem Sultan'ın bakım masrafları için Papa, Sultan İkinci Bayezid'den yılda 40.000 altından fazla para kopartmayı başarmış, Cem Sultan'ı serbest bırakma tehditleriyle de Osmanlı fetihlerini durdurmuştu. Bu olay ileride Şehzade katli için de önemli bir mesnet teşkil etmiştir. Cem Sultan, bunca olaydan sonra 25 Şubat 1495'de vefat etti. Sultan İkinci Bayezid bu olaya çok üzüldü ve üç gün yas ilan etti ve Cem Sultan'ın gıyabında cenaze namazı kıldırdı. Sultan İkinci Bayezid Cem Sultan'ın naaşını alabilmek için çok uğraştı. Vefatından 4 yıl sonra 1499 yılının Ocak ayında Cem Sultan'ın cenazesi Osmanlı topraklarına getirilerek Bursa'da kardeşi Şehzade Mustafa'nın yanına gömüldü. Böylece yıllar süren macerası sona erdi ve en azından cenazesi kendi topraklarına defnedildi.
BALKANLARDA İLERLEME
Sultan İkinci Bayezid siyasi ve askeri faaliyetlerine Rumeli'de başladı. Bosna, Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı topraklarına katılmış, Hersek ise henüz alınamamıştı. 1483'de yapılan akınlar sonucu, bu bölge kesin olarak Osmanlı Devleti'ne katıldı. Boğdan vergiye bağlandı. Boğdan Prensliği'ne bağlı Kilya (15 Temmuz 1484) ve Akkerman (9 ağustos 1484) kaleleri fethedildi. 1491 yılında Macaristan'a büyük akınlar düzenlendi. Sultan İkinci Bayezid 31 Mayıs 1499'da da Yunan seferine çıktı. Memlük Devleti'nin, Cem Sultan'ı koruması ve Ramazanoğulları ile Dulkadiroğulları Beylikleri üzerinde etkili olarak, Anadolu'nun işlerine karışması, gergin olan Osmanlı-Memlük ilişkilerini iyice bozdu. 1485 yılında savaşlar yapıldı. Yapılan savaşlardan önemli bir sonuç elde edilemedi. Adana ve Tarsus gibi yerler, Mekke-Medine vakıflarına bağlı oldukları gerekçesiyle geri verildiler (1491).
SAFEVİLER VE ŞAH KULU
Sultan İkinci Bayezid döneminde İran'a Safeviler hakim oldu. 1501'de Tebriz'i alan Şah İsmail, giderek kuvvetleniyordu. Anadolu'da da kendisine ve mezhebine birçok yandaş buldu. Bir çok Türkmen kitlesini yanına aldı. İran ve Azerbaycan'da etkisini gösteren Şah İsmail, Doğu Anadolu'da Osmanlı Devleti'ni ciddi derecede tehdit etmeye başlamıştı. Anadolu'ya bir çok Şii propagandacı yollayan Şah İsmail, bu sayede Anadolu'yu yönetimi altına almak istedi. Propaganda faaliyetleri etkisini göstermeye başlamıştı. 9 Nisan 1511'de Hamideli ve Teke taraflarında Şah Kulu adında bir Şah İsmail taraftarı isyan çıkardı. Bu isyan güçlükle bastırıldı. Şah Kulu yakalanarak idam edildi. Sultan İkinci Bayezid'in son dönemlerinde ortaya çıkan bu isyan ülkeyi bunalıma sürükledi. Şehzadeler arasında babalarına ve birbirlerine karşı bir mücadele başladı.
VENEDİKLE SAVAŞ
İstanbul'un alınmasıyla ekonomik alanda en çok zarar gören devlet Venedik olmuştu. Fatih Sultan Mehmed zamanında kendilerine kapitülasyonlar verilmiş ve bu sayede Haçlı birliğinden ayrılmışlardı. Fakat Venedik her zaman için Osmanlı aleyhtarı bir politika izleyerek, zaman zaman Mora halkını kışkırtıyordu. Sultan İkinci Bayezid bu sorunu kökünden çözmeye ve Venediklilerin ellerinde kalan yerleri de almaya karar verdi. Karadan ve denizden yapılan kuşatmayla İnebahtı (1499), ardından Moron, Koron ve Navarin kaleleri ele geçirildi. Yunan adalarının da fethedilmesi üzerine, Osmanlılarla başa çıkamayacağını anlayan Venedikliler barış istediler. Yapılan barış antlaşmaları sonunda, Osmanlı'nın fethettiği yerler tekrar Venediklilere verildi.
ŞEHZADE SELİM Sultan İkinci Bayezit'in sekiz oğlu olmuş, bunlardan Ahmet, Korkut ve Selim dışındakiler babalarının sağlığında ölmüşlerdi. Hayatta olanların en büyüğü Ahmet, ikincisi Korkut, en küçüğü ise Selim'di. Ahmet Amasya'da, Korkut Manisa'da, Selim ise Trabzon'da vali olarak bulunuyorlardı. İkinci Bayezid Şah İsmail olayında gevşek davranmış devlet işleri bozulmaya başlamıştı. Babasının tahtan ayrılacağı haberini alan Selim harekete geçti. 3 Ağustos 1511 tarihinde Uğraş Deresi bölgesinde babasıyla savaşan Şehzade Selim yenildi. Devlet erkanı Bayezid'in yerine, Şehzade Ahmed'in padişah olmasını istiyordu. Yeniçeriler ise Şehzade Ahmed'i desteklemiyordu. Ahmed'in başarılı olamaması üzerine Selim aleyhtarları bu sefer de Korkut'u davet ederek padişah olmasını istediler. Yeniçeri ocağına gelen Şehzade Korkut'a saygı gösterildi ise de, Selim'den başkasını padişah olarak görmek istemediklerini söylediler. Sultan İkinci Bayezid baskılara daha fazla dayanamadı.
19 Nisan 1512'de Osmanlı tahtına davet edilen Trabzon Valisi Şehzade Selim, Yenibahçe'de kurulan otağa yerleşti. Tahta çıktığında 2.214.000 km.kare olan Osmanlı topraklarını 2.375.000 km.kareye çıkaran Sultan İkinci Bayezid, 24 Nisan 1512'de tahttan çekildi.
İMAR ÇALIŞMALARI (MİMARİ)
Sultan İkinci Bayezid İstanbul'da birbirinden güzel bir çok mimari eser ve kütüphaneler yaptırdı. 1505'de İstanbul Bayezid Camii ibadete açıldı. 14 Eylül 1509'da tarihinde "Kıyamet-i Suğra-Küçük Kıyamet" adıyla anılan deprem meydana gelmişti. Bu deprem İstanbul'u harabe haline getirdi. 1510 yılında İstanbul yeniden inşa edilmeye başlandı. Sultan İkinci Bayezid'in yaptırdığı eserlerden bazıları şunlardır; İstanbul Davud Paşa Camii, Tokat Hatuniye Camii, Çemberlitaş Atik Ali Paşa Camii, Amasya Sultan İkinci Bayezid Külliyesi, Amasya Bayezid Medresesi, Edirne Bayezid Camii ve Medresesi, İstanbul Bayezid Medresesi, İstanbul Şehzade Camii.