MeRvE__ 23.10.2014 16:30 Bu kelime (İstiğase); sıkıntı ve darlığı gidermesi için bir kimseden yardım istemek, demektir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Rabbinizi yardıma çağırıyordunuz. O: "Ben, size birbiri peşinden bin melekle yardım ederim" diye cevap vermişti." (Enfal:9)
"İstiğase", "istiane" ve "istiaze" arasında müşterek bir mana vardır. O da yardım etmek ve sıkıntıyı gidermektir.
Aralarındaki fark durum ve zamanla ilgilidir. Şöyle ki;
- Bir şer veya musibete maruz kalındığında bu şer ve musibeti gidermek için yardım istemeye "istiğase" denir. Boğulmak üzere olan bir kimsenin yardım istemesi gibi...
- Musibet veya kötülüğe henüz maruz kalmamış, fakat maruz kalmak üzere ise bu musibet veya kötülük başına gelmesin diye yardım istemeye "istiaze" denir.
- Normal durumlarda başına bir musibet veya kötülük gelmemiş ve gelmesi de beklenmeyen durumlarda yardım istemeye ise "istiane" denir.
Kul sadece Allah-u teala'ya "istiane", "istiğase" ve "istiaze" yaparsa Allah-u teala'yı tevhid etmiş olur.
Sadece Allah-u teala'nın yapmaya güç yetirebileceği bir konuda bir mahluka "istiane", "istiaze" ve "istiğase" yaparsa büyük şirk işlemiş olur.
Örneğin; kıtlığı gidersin diye bir mahluktan yardım istemek gibi...
Eğer kulun yapabileceği bir meselede kula "istiane", "istiaze" ve "istiğase" yaparsa ve güvenini ona bağlarsa küçük şirk işlemiştir.
Örneğin; bir sıkıntıya düştüğünde hakimden bu sıkıntıyı gidermesi için yardım isterse ve hakimin kesin olarak bu sıkıntıyı gidereceğinden emin olursa, yani; ona tam güvenirse küçük şirk işlemiştir. Ya da boğulmak üzere olan bir kişi kendisini kurtarmak için insanları yardımına çağırırsa ve kurtuluşu konusunda sadece onlara güvenirse küçük şirk işlemiştir.
Kullara tam güvenmenin alameti ise; onların kendisini mutlaka kurtaracağından emin olmaktır.
Kul mahlukatın gücü dahilinde olan bir şeyi onlardan ister, fakat kurtuluşu konusunda onlara değil, Allah-u teala'ya güvenirse bu caizdir.